14 Haziran 2012 Perşembe

Şiirin Görselliği ve Akılda Kalıcılığı (Bilal Can)

      Şiirde biçim mi, içerik mi tartışmalarının olduğu dönemlerde bazıları şiirin içeriğinin bazıları biçimselliğin bazıları ise hem biçim hem de içeriğin aynı derecede önemli olduğunu savunmuştur. Şiirdeki biçimsellik kendini farklı şekillerde gösterir bir şekilde bu güne kadar getirmiştir. Beyitlerden mısraya, mısralardan sayfada kelimelerle farklı şekiller elde etmeye kadar ilerlemiştir.

      Biçimsellik söz konusu olunca bu bir nevi karşı duruş olarak kendini göstermiştir. Biçimsellik daha sonra deneysellik adı altında şiiri masaya yatırarak farklı şekillerde ürünler çıkartılma çalışılmıştır. Görsel şiir ya da bizim anlatmaya çalıştığımız şekliyle deneysel şiir Türkiye’de çok fazla ilgi görmeyen bir türdür. Üzerinde çalışmaların yapılmaması, pek durulmaması onu birkaç temsilcinin elinde yapıla gelen bir tür olarak kalmasına neden olmuştur.

      İçerik mi önce gelir, biçim mi tartışmalarına girmeden şiir üzerine yapılmış her tür çalışma önemlidir. Şiirin ufku ve şiirin geleceği açısından yapılan çalışmalar şiirin daha sağlam bir zemine oturtulmasını sağlayacaktır.



      Yusuf Bal Şiirindeki Anlamlar


"adınla sana seslenip, çağırıyorum seni müberra
sana söylenen türkülerin sesini duyup gel hadi
kanatlanırken ruhlar ötesi bir alemin seyrine gel"
(syf 11)

      Şair kimdir dediklerinde sağına soluna bakmadan: uykusu kaçmış adamdır demek yanıltıcı olmaz. Bu yüzden şairler gecenin karanlığından beslenen yanlarına hüzünlü yarınlar iliştiren kimi zaman takıntılı bir biçimde, kimi zaman asabi, kimi zaman dünyaya meydan okuyabilen, doğruları olan ve bu doğrularını en müsait mısrada çekinmeden söyleyebilen, söylediğinin de altını çizen, bunu günde belki kırk defa kelimelere çarpa çarpa büyüten kişidir.

      Kelimeler şiirin temelidir. Bu temel üzerinden hareket eden şairler seçtikleri kelimelere istedikleri biçimi vererek, istedikleri yerin toprağıyla, suyuyla, havasıyla kararak şiirlerini inşa ederler. Bunda şairin yaşadığı kültürel havzanın üst düzeyde önemi vardır. Yani şair nerede soluyorsa oranın kelimelerini temel alarak şiirini inşa eder.


Şiir içerikten ayrı bir biçim, biçimden ayrı bir içerikle oluşturulamaz. Her şiirin bir biçimi olduğu gibi bir de içeriği var. Şair ister biçimselliği ön plana çıkartsın, isterse içeriği yine de iki konuya dair bir çalışma alanına dahil etmiştir şiirini. Yusuf Bal şiirinde bu durumu açıkça gözlemleyebiliriz.

      Kelimelerle yapılan şekillerle anlamda kendini farklı olarak vermektedir. Şiirde Biçimin Matematiksel İfadesi veya Yusuf Bal’ın Ücraişlem’leri yazısında Mehmet Yılmaz’ın da dediği gibi: “Anlamın ihmal edilemeyeceğini, ihmal edilmemesi gerektiğini İkinci Yeni şiiri acı tatlı bütün yönleriyle Türk şiirine göstermiştir. İç içe geçmiş olan biçim ile içerik arasındaki dengenin bozulması demek o şiirin estetik ve ideolojik işlev noktasında kuruluğa, yapaylığa düşmesi anlamını taşıyacaktır.
      Her şair kendi yeniliği ile edebiyat dünyasına gelmelidir. Yenilik, geleneğin koparılamayan damarlarından süt emmiş şairin, duygu ve düşünce yapısını, karakterini yaşadığı zaman dilimine göre yorumlamasıdır.” (bknz : AYRAÇ Aylık Kitap Tahlili ve Eleştiri Dergisi, Sayı 31 / Mayıs 2012)

      Deneysel şiir tam bir geleneğe sahip olmasa da şiirimizde ismi geçen çalışmalardan biridir. Özellikle İkinci Yeni’nin özellikleri arasında sayılması önemlidir. Bu hususta Atilla Özkırımlı’nın dediği “ İkinci Yeniciler için önce biçim gelir(…) Aklı boşlayan, daha doğrusu aklın mantıksal işleyişine sırt çeviren gerçeküstücü anlayış İkinci Yeni’nin belirgin özelliklerindendir. (…) Gerçeküstücülerin bilinç dışına yönelişlerini, çağrışımlarla zenginleşen imgeciliklerini, düş, fantezi ve alay öğelerinden yararlanışlarını ustaca değerlendirirler. Harfçiliğin(lettrisme) etkisini taşıyan örnekleri ise biçimsel arayışların ürünü saymak gerekir”(bu kısım Cevat Akkanat’ın Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri isimli çalışmasında geçmektedir. Okur kitaplığı 1. baskı 2012: syf 103)


      Deneysel şiirde biçimselliğin ön planda olduğunu söylemiştik. Fakat Yusuf Bal’ın Ötüken Yayınlarından çıkan Ücra işlem kitabında anlamın da, biçimselliğin de aynı derecede işlenip bu ikisini başarılı bir şekilde işlediği gözlemlenebilir. Şiirlerindeki seslerin hüzne değen yanları olması nedeniyle lirik ifadelerin altını çizmeniz önerilir.


“geçmişten kalan bir alışkanlıkla duruyorum
sen dudaklarına kırmızılar giyerken
kirpiklerine kömür gibi sürüyorum kendimi”(syf 34) 

“şeyhine çiçek arayan müridin elleriydim
bağışla dedim, bağışla; o’nu anıyordu her bitki, elimi uzattığımda”(syf40)

      Ara ara şaşırtan, ara ara hüzünlendiren, ara ara duraksatıp düşündüren şiirleriyle Yusuf Bal okunup üzerinde konuşulacak şiirler yazmıştır. Fakat eserdeki kimi deneysel şiirin nasıl okunacağını bilemediğimiz için ara ara sıkıntı çeksek de bu sorunu “kendinizce bir okumayla” ister aşağdan yukarı, ister yukardan aşağı yaparak çözebilirsiniz.

 13 Haziran 2012 |

      Kaynak:
      http://www.on5yirmi5.com/genc/yazar/bilal-can/siirin-gorselligi-ve-akilda-kalici.i93730.html

1 yorum:

soyluedebiyat dedi ki...

sizden bana genelde bu tür bilgilendirme notları geliyor,çok takip edemiyorum,ama şiirlerinizi şiir akademisinden biliyorum,ama şunu söylemeliyim deneysel şiir açısından çok değerli çalışmalar yapmışsınız tebrik ediyorum ama benim üzerinde durduğum elbette deysel şiir açısından kullandığınız biçimin dışında sözcüklerin metaforik değerleri çok sağlam söyleyiş oluşturmuşsunuz hüznü iliklerimize kadar sızan bu acının trawmatik yoğunluğu ancak bu kadar yetkince verilebilirdi ... söylenecek bir şey var o da şair kimliğinizin yetkinliği yol almaya devam ediyor bu da ,biz okurlar için yusuf bal isminin gelecekte duyacağımız köklü bir şair olarak anılacağının kanıtlarını taşıyor...en azından bu izler bizi gelecekte kökünü kendisinden alan bir şairin doğduğu noktasında heyecanlandırıyor yolunuz açık kaleminiz daim adınız kalıcı olsunnda sz bi